Atasözleri deyip geçmeyiniz.
Yaşanmış hayatın tecrübeleriyle dolu.
Bundan elli, altmış yıl önce insanlar atalarında gördüklerini, duyduklarını yaşarken bugün tam tersini yaşıyoruz.
Geçmişten öğüt almıyoruz.
Yaşanan olaylardan öğüt almayınca birçok hatalara düşüyoruz.
Geçmiş yılarda Köy odalarında hayat dersleri konuşulurmuş.
Şehir hayatında tecrübeler örnek alınırmış.
Tarihte Yaşanmış kıssalar, başlarında geçen olaylar, geçmişte gelen sözler gelecek nesillere yol olmuş.
Bugünde yazımıza ataların sözüyle başlamak istedim.
“Kasabın mesleğini bilmezsen, beslediği kuzuya şefkatini sevgisinden zannedersin.”
"Her başını okşayanı dost, her başını ağrıtanı düşman bilme."
Kasabın mesleğini bilmezsen, beslediği kuzuyla ilişkisine şahit olduğunda sadece şefkatini, sevgisini görürsün.
Ve ona menfaat gütmeden baktığını zannedersin.
İçindeki niyetin ne olduğunu bilmeden sözüne inanırsın.
Gönüllerin içinde gizlenen, saklı kapılar ardında neler olduğunu bilen yalnızca Allah'tır.
Sessizce saçlarını okşayanı dost, her başını ağrıtanı da düşman bilme! Arkasında sakladığı bir sır veya maskesi vardır belki de!
Bu ülkede yılardır ben Müslümanlardanım başımı da inandığının için örtüyorum diyenler hiç sevgiyle karşılanmadı.
Ak parti iktidarı çözdüm diyor.
CHP başörtüsünü meclise taşıyor.
Seçmenine rağmen CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu.
Bu davranışı sizleri düşündürmüyor mu?
CHP tarihinde beri vahiy dinle hiç barışık oldu mu?
Olmadığı dinin örtüsüne neden bu kadar sahiplendi dersiniz.
Doksanlı yılarda Başörtüsünü alaya aldılar, çıkartmayanları ülke sınırlarını dar ettiler.
Kamu kuruluşlarında uzaklaştırıp, okuma haklarını ellerinde almadılar mı?
Bugün başörtüsü savunucusuna soyundular.
Gerçi başörtüsü ne zaman zulüm görmedi ki.
Tarihte ben Müslümanlardanım diyenler her zaman horlandı, dışlandı aşağılandı.
Bugün oy uğruna yine Müslümanlar üzerinde hesaplar yapılıyor.
Nasıl olsa bu ülkede Allah, Kuran, Bayrak diyen iktidar oluyor.
CHP Allah, Kuran, Bayrak demese de başörtüsüyle çıktı yola.
Demek oluyor ki;
Allah diyen bu ülkede iktidar oluyor.
Olayı, herhalde biliyorsunuz...
İnönü, ne zaman Konya’ya gelse, İl Başkanı Fevzi Çelik’in evinde kalırmış...
İnönü, Konya gezilerinden birinde, yine “CHP İl Başkanı Fevzi Çelik’in evine” gelmiş...
Ertesi gün, “miting” var...
İnönü, “Konya halkına hitap edecek...
“Miting konuşmasını hazırlarken, Fevzi Çelik, yanına gelip demiş ki;
“Paşam, Konya’da uzun uzun konuşmanıza gerek yok...
Konyalının kalbini bir kelime ile kazanabilirsiniz...
Paşam, Konyalıya sadece ‘Allah’ deyin yeter!”
İnönü, ertesi gün konuşmasını yapar ve akşama da yine Fevzi Çelik’in evine gelir.
Fevzi Çelik der ki; “Paşam, niye ‘Allah’ demediniz?
”İnönü cevap verir; “Allahaısmarladık dedik ya!”
Bay Kılıçdaroğlu, istediği kadar; “Toplumun bütün dokularına girmek zorundayız” desin!..
Giremezler!..
“Bu kafa” ile giremezler bugüne kadar, halkımızın dini-milli değer yargılarıyla barıştığı görülmüş müdür?
Siyasilerin bir türlü vazgeçilemeyen hırsı.
Müslüman olarak Allah’ın kanunlarına mı uyacağız, yoksa İslam’ın şartlarını göz ardı ederek nefsimize hoş gelen dünyevi kazanımlara mı?
Maalesef bugün en kolayını, dahası işimize ve menfaatimize nasıl geliyorsa ‘itaat’ ettiğimiz, yönelişte bulunduğumuz ‘istikamet’ o oluyor…
“Koyunlar ömrünü kurttan korkarak geçirir hâlbuki sonunda onu yiyen çobandır” derler.